Öğrenme yaşam boyunca devam eden, sadece yeni bir beceri kazanma ya da
akademik bir konuda uzmanlaşmayı değil, duygusal gelişmeyi, toplumsal
etkileşimi ve kişilik gelişimini de içeren çok yönlü bir süreçtir. Bu süreçte
ortaya çıkan aksaklıklar kişinin tüm yaşantısını etkileyebilmektedir. Bu
sebeple öğrenme sadece okul ile sınırlandırılmamalıdır. Öğrenme yaşamımızdaki
yeri nedeniyle, çevremizi algılama ve anlamlandırma, kişinin kendini
denetlemesi ve sınırlandırması, uyaranları izleyip uygun tepkiler verebilmesini
sağlayan kendine özgü sistemi olan bir mekanizmadır. Bu nedenle, mekanizmada
oluşabilecek bir aksaklık kişinin tüm yaşam alanlarını tehdit etmektedir.
Öğrenme en yalın anlamda bilginin kazanılması olarak tanımlanırsa, bireyin
bilgiyi kazanırken zorlanması sonucunda ortaya çıkan sorunlara da öğrenme
güçlüğü denebilir. Bu terim ilk defa 1963 yılında ortaya atılmıştır. O dönemden
bu yana bu bozuklukların tespiti ve tedavisi için onlarca farklı öğrenme
bataryası dizayn edilmiş ve sonuçları araştırılmıştır.
Tespit edilemeyen ya da önemsenmeyen öğrenme bozuklukların öğrenme süreci içinde çocuklara zarar vermemesi için çocukların “Eğitildiğinin” farkında olmadan gelişimlerini hızlandıracak ortamlar oluşturmaktan geçmektedir.
Özel öğrenme güçlüğü: özel bir akademik alanda belirgin bir bozukluğun
olması ile kendisini belli eder. Özel Öğrenme Güçlüğü kategorisinde yer alan
tüm zorlukların (disleksi, disgrafi, diskalkuli, dispraksi gibi) farklı
değerlendirme ve eğitim planlarına ihtiyaçları vardır. Yapılan bir araştırmada
öğrenme güçlüğü çekmeyen çocuklar ile dislektik veya disgrafik çocuklar
karşılaştırılıyor. Her üç durumda beynin yapılarının farklı olduğu ortaya
çıkıyor. Beyin yapısı farklı olan çocuklara aynı öğretim modeli eğitim yapmaya
çalışmak, bazı yeteneklerin harcanması ya da farkedilememesine sebep
olmaktadır.
Çocuğunuzun dikkat, hafıza, problem çözebilme, sözel zeka, görsel zeka,
matematiksel zeka alanlarında performansını sadece okul performansıyla ölçmek
ve takip etmek mümkün değildir. Bu anlamda çocuk genel olarak gözlemlenmeli ve
yaşıtlarının sahip olduğu vasat özelliklerle karşılaştırıldığı çocuğa
hissettirilmeden kontrol edilebilmelidir.
Bu yolla çocuğun normal zeka düzeyinde olmasına rağmen öğrenemediği
keşfedilebilir.
Bazı çocuklarda ise öğrenme bozukluğu bulunmamasına rağmen zeka
seviyelerinin yaşıtlarından daha düşük olması, ebeveynlerin bunu
kabullenememesi sonrası çocuklara zorla hastalık teşhisi koydurma girişimleri
görünmektedir. Bu çocukların ihtiyacı olan öğrenim ortamı bu şekilde sağlanamadığı
gibi çocuğun kendisini hasta zannederek başarısızlıklarını veya hatalarını
düzeltme adına girişimler yapmasını engelleyerek daha büyük sorunlara yol
açabilir.
Bilsem ONLINE, çocuklarınızı sadece Bilsem sınavına değil, hayata
hazırlamanız için gerekli altyapıyı oluşturmanıza da katkı sağlar. Her gün 14
yeni soru ve her ay yeni bir deneme sınavı ile çocuklarınızı Türkiye’nin her
yerindeki çocuklar arasındaki sıralamasını görmenizi ve zaman içindeki
gelişimini izlemenizi sağlar.
UYARI: Bir çocuğa öğrenme bozukluğu olduğuna dair bir
tanı koymak sadece uzman doktorların görevidir. Haliyle çocuğunuzun öğrenme
bozukluğu olup olmadığını anlamanın en etkili yolu çocuk psikiyatrisine
başvurmaktır.